Translate

25 Aralık 2014 Perşembe

Çocuklar, gençler korkmayın çünkü devlet sizi öldüresiye seviyor!

Berkin Elvan 14 Yaşında devlet tarafından vuruldu 15 yaşında öldü.
İbrahim Aras 15 yaşında öldürüldü.
Mehmet Emin 16 Yaşında devlet tarafından tutuklandı, ceza evinde
Mustafa Ali Tonbul 17 Yaşında devlet tarafından vuruldu. Öldüremediler, sakat bıraktılar, 3 ay 10 gün ceza verdiler.
Medeni Yıldırım 18 yaşında öldürüldü.
Ali İsmail Korkmaz'ı 19 Yaşında döverek, linç ederek öldürdüler
Okan Göçer'i 20 yaşında vurdular 4 kez ameliyat oldu. Komada kaldı. Öldüremediler, sakat bıraktılar
Mehmet Ayvalıtaş'ı , Abdullah Cömert'i, Ahmet Atakan'ı, Ethem Sarısülük'ü devlet öldürdü. 
Onlarca gencimizi vuran devlet, bir çoğunu sakat bıraktı. Çocuklar ve gençler gözlerini kaybetti.
Baran Özyolcu 8 yaşında öldürüldü
Ceylan Önkol 14 yaşında öldürüldü
Uğur Kaymaz 12 yaşında öldürüldü
Uğur Kurt gittiği bir cenazede devlet tarafından vurularak öldürüldü.
Roboski de katledilen çocuklarımız, gençlerimiz ...
ve ismini sayamadıklarımız...
Bu ülkede devlet sizi çocukken öldüremezse, gençliğinizde öldürür.
Bu ülkede devlet sizi çocukken sakat bırakamazsa, gençliğinizde sakat bırakır.
Bu ülkede devlet sizi çocukken tutuklar, gençken tutuklar. 

Bu ülkede devlet ve devleti yönetenler hep mağdurdur. Bu ülkede çocuklar ve gençler ölü, sakat, tutsaktır.

Bu ülkede devlet, siz 17 yaşında olsanız bile yaşınızı 18 yapar ve asar.
Bu ülkede devlet geleneği değişmez, sadece devleti yönetenler değişir.

23 Aralık 2014 Salı

Berkin, devlet tarafından vurulalı 555 Gün oldu

Tam 555 gün önce evimizin üst sokağında hedef alarak başından vurdular ‪#‎BerkinElvan‬ ı. 
555 gündür katiller serbest. 
555 gündür başlamış bir dava yok! 
‪#‎BerkinVurulalı555GünOlduUnutma‬ 
555 gündür Berkin yok.
Emri vereni biliyoruz tetiği çekenlerin isimleri saklanıyor...
Gezi'de yaralanan gözünü kaybedenlerin dosyaları nerede?


Berkin'i vuranların isimleri hâlâ gizleniyor!





5 Aralık 2014 Cuma

RTE'ye sesleniyoruz!

RTE geçtiğimiz aylarda şöyle demişti: "elinde sapan, yüzünde maske vardı, çocuk olduğunu nereden bilecek polis"! Çocuk olmasa öldürmek serbest yani. 

Aynı RTE, İsrail başbaşkanına şöyle der "Öldürmeyeceksin"!

Şimdi RTEye soruyoruz: Berkin'in vurulma görüntülerini izlediniz mi? Sapan ve maske olduğunu gösteren video sizde mi? Yoksa vurulduğunda maskesiz ve sapansız mı? 

Berkin'in sapanlı maskeli fotosunu koyup "al işte diyenlere": Berkin olduğuna dair bizde dahi bazı şüpheler olan o foto 29 Mayıs 2013 günü bomboş bir sokakta çekilmiş. Vurulduğu 16Haziran 2013'de değil.

Berkin’in 14 yaşından, 15 yaşındaki yoğun bakımdaki direnişinden, 16 kiloya düşmüş bedeninden, 2 milyona yakın insanın katıldığı cenazesinden, mezarından ve hatta sokaklardaki duvarlara boyanmış resminden ödü kopan, tir tir titreyen, eli ayağına dolanan, annesini yuhalatan, 2 seçim döneminde mitinglerinde Berkin’in adını ağzından düşürmeyen iktidar sahipleri, RTE ve ona biat edenler şunu iyi bilsin: Ölümünden sonra fotoğrafından, isminden korkanlar, Berkin hayattayken ona ancak sinsice, saklanarak ve sokaktan çıktığı anda hem de bir çatışma ve olay yokken, kafasına nişan alıp ateş ederek öldüren korkak katiller, onun yürüdüğü, güldüğü, uçurtma uçurduğu, misket oynadığı, koştuğu, halay çektiği, türkü söylediği o sokaklara giremezdiniz. O sokaklar cesur, onurlu, dürüst insanlarındır çünkü... 


Sayın RTE, kanun değiştirmişsin. Bundan sonra kafalarına değil kollarına ateş edin demişsin. Her hareketinle kendi işlediğin ve işlettiğin suçları örtmeye çalışıyorsun. 12 yıllık iktidarın senden öncekilerden farklı değil. Sisteminiz öldürmeye ve katletmeye devam ediyor. 

Bir çocuğu öldürdünüz. Çocuk öldürmeyi en iyi siz bilirsiniz. Filistinli çocuğu öldüren katile öldürmeyeceksin efeliğini yapan size sesleniyoruz: ÖLDÜRMEYECEKSİN! 

Bundan sonra ne sen ne de başkası çocukları öldüremeyecek! Başka çocuklar öldürülmesin diye, sonuna kadar, çocukları öldürmeyi haklı sayanlarla ve onları destekleyenlerle mücadele etmeye devam edeceğiz.

#BerkinElvan dosyasına koydurttuğunuz sahte tutanak ve ifadelerin hepsini yüzünüze çarpacağız. İfadeden kaçan, ismini saklayan katillerin hepsinin fotoğrafları ve video görüntüleri o dosyaya girecek. Sonuçta sizin mahkemelerinizde sizin kurallarınızla yargılanacaklar. Belki hiç ceza almayacaklar. Ancak biz o tetiği çeken katillerle mutlaka yüzleşeceğiz ve gözümüzün içine bakmalarını bekleyeceğiz. Berkin'in gözüne bakmaktan korkanları gözlerimizle göreceğiz.

Bu ülkede yargının, yürütmenin ve kolluğun tek amiri sensin sayın RTE. Sana soruyoruz:
#BerkinElvan DosyasiNerede
#AhmetAtakanDosyasiNerede
#MedeniYıldırımDosyasiNerede
#RoboskininFailleriveEmriVerenlerNerede
#ReyhanlınınGerçekFailleriNerede
#MustafaAliTonbul u vuranlar nerede?
#OkanGöçer i vuranlar nerede?
#GeziDirenişi nde gözünden vurup kör ettiğiniz, başından vurup sakat bıraktığınız gençlerimizin dosyaları nerede?
Behzat'i, Ceylan'i, Uğur'u, İbrahim'i öldürenler, ölmelerine sebebiyet verenler nerede?

Burak Can ve Yasin dosyalarını 2 haftada yargıya teslim eden adaletiniz ve kolluk çalışmanız varken, devletin katlettiği çocuklarımızın dosyalarının mahkemelere gelmesi için ne zaman harekete geçeceksiniz?


1 Aralık 2014 Pazartesi

AdaletBakanına SORUYORUZ #berkinelvandosyasinerede

Berkin Elvan vurulalı 533 gün oldu. 533 gün önce bir sabah, evimizin bir üst sokağında vuruldu Berkin. 533 gün sonunda ortada ne dava var ne de iddianame! Sadece sürüncemede bırakılan bir soruşturma… Berkin vurulduğu andan itibaren süren soruşturmada ciddi adımlar atılmamış, Berkin'i vuran polislerin görüntüsü bulunmasına rağmen kimlikleri hala tespit edilememiştir.  533 gündür süren soruşturmada yapılmayan birçok hukuki ve adli işlem bulunmaktayken yapılan en hızlı ve sürekli işlem SAVCILARIN SIRAYLA GÖREVDEN ALINMASI olmuştur.
Dosyaya bazı birliklerin fotoğrafları gönderilmiştir. Ancak 9. ve 5. birlikte görev aldığı halde daha sonra ilişkisi kesildiği iddiasıyla bazı polislerin fotoğrafları gönderilmemiştir. İlişkinin kesilmesi fotoğrafların gönderilmesi önünde engel değildir. Fotoğrafı istenen polislerin ilgili birlikte fotoğraflarının bulunmamasının  mümkün olmadığını düşünüyoruz. Fotoğrafları, şüphelileri korumak için göndermedikleri kanısındayız.

Soruşturma evraklarının içerisinden de anlaşılacağı üzere olay hakkında bir idari soruşturma yürütülmüştür. Ancak her ne hikmetse bu idari soruşturmanın sadece bir bölümü savcılığa yollanmıştır. İdari soruşturma raporunun tamamı nerededir ve ne zaman savcılığa gönderilecektir? Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin davaya kimler müdahale etmektedir ve iddianamenin ortaya çıkması için gerekenler hangi amaca hizmet ederek kimlerce geciktirilmekte ve/veya yok edilmektedir?
Berkin Elvan’ın vurulma anının bir başka emniyet aracının içinden çok daha net olarak görüntülendiği ve bu görüntülerin saklandığı ya da yok edildiği doğru mudur? Bu görüntülerin 17 Aralık 2013 tarihli yolsuzluk operasyonundan önce iktidara yakın tv kanallarında hazırlanan Gezi direnişi aleyhtarı kes biçimlendir montajla videoları kurgulanırken, o gün tamamı iktidarı destekleyen tv kanallarındaki yetkili kişilerce izlendiği doğru mudur? Bu görüntülerin dönemin başbakanını yalanladığı için ve Berkin’i vuran polislerin çok daha net tespitini sağladığı için yok edildiği/saklandığı doğru mudur?
Kısaca 533 gün geride kalırken ortada iddianame ve dava yoktur. O yüzden biz soruyoruz:
BERKİN ELVAN’ın ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN DAVA NE ZAMAN GÖRÜLECEK?
Berkin Elvan’ın vurulmasına ilişkin soruşturma evrakları kimlerin onayından, izninden, sansüründen geçiyor? İşte bu yüzden, Bir daha hiçbir çocuk öldürülmesin diye, hiçbir dosya faili meçhul kalmasın, hiçbir anne ağlamasın diye soruyoruz  #BERKİNELVANDOSYASINEREDE ?
Sami Elvan (Berkin’in babası) - Kenan Düzen (Berkin’in dayısı) / 01.12.2014


3 Kasım 2014 Pazartesi

Dostlarımıza duyurulur!


Bugün hiç arzu etmediğimiz bir şekilde "Berkin ile öfkeli padişah" isimli bir çocuk masal kitabının basıldığını sosyal medyadan okuduk. Bu kitabın kitap fuarında satışa sunulacağı ve yazarının imza günü düzenleyeceği bilgisiyle karşılaştık.

Ardından sosyal medyadan "bu haliyle bir kitaptan haberimizin olmadığını" ve “bizden habersiz yayınlandığını” duyurduk.

Yayın evi yöneticisi Sadık Usta bey bize ulaştı ve kitabın yazarının kendilerine "bizimle konuşup, mutabık kaldığını" ifade ettiği için bu baskıyı hazırladıklarını belirtti.

Bize kitabın taslağını ulaştıracağını ve sonrasında görüşmek istediğini söyledi. Kitap taslağı elimize ulaştı akşamüstü. Evimize davet ettik ve sonrasında Sadık Usta (Kaynak Yayınları) evimize ziyarete geldi. 

Görüşmemiz neticesinde;

-    1 - Kitap bir masal kitabı ve henüz basılmamış. Yaklaşık 30 sayfa. Taslak halinde. Kitap fuarındaki imza gününe yetişmesi planlanmış.
-  
  2- Yazarı Almanya'da yaşıyor. Bizimle aylar önce bir telefon konuşması yapmış ve kendisine endişelerimiz, önceliklerimiz konusunda bilgi verilmiş. Bu şekilde bir iznimizin olamayacağı belirtilmiş. Ki bunu, bugün tartışmaların başlaması sonrasında, kendisi bizi arayarak anlattı...
Yazarın anlattıklarına bakınca konuşmanın Mart veya Nisan ayında yapılmış olduğunu tahmin ediyoruz. Ve konu orada bizim için kapandığından (benzer şekilde 6-7 kişi daha reddedildi o dönem) bugün yaşananlar son derece üzücüdür.

3- Kaynak yayınları yazara güvendiği için kitabı baskıya hazırlamış. Yazarın kötü niyetli olmadığına, biz de Kaynak Yayınları yöneticisi Sadık Usta'nın bu akşam evimize yaptığı ziyarette anlattıklarına dayanarak inanmak durumundayız. Kaldı ki gelirini sokak çocuklarına bağışlayacağını belirtmiş zaten.

4- Kaynak Yayınları yönetimi, her şeye rağmen bu akşama kadar bize ulaşmak gereği duymamış olmaktan dolayı çok üzgünler.  Yayıncının böyle bir durumda ulaşma zorunluluğu olmadığı halde, başlıkta Berkin ismi yer aldığından bunu yapmalarının gerektiğini kendileri de ifade ederek,  bu sebeple kendilerinin de eksiklerinin olduğunu ve eleştirilerimizi, endişelerimizi anladıklarını, tepkilerimizi anlayışıyla karşıladıklarını söylediler. Ve bize “sizin kararınız nedir? Biz Berkin’in ailesinin üzüleceği, rahatsızlık duyacağı bir işin içinde olmayız, lütfen siz söyleyin” dediler.

Sonuç : Biz bu şekilde hazırlanmış haliyle bu taslağın kitap olarak basılıp dağıtılmasını istemediğimizi ve onaylamadığımızı söyledik. Kaynak Yayınları olarak bizim görüşümüzün onlar için esas olduğunu ve ailenin kararına saygı duydukları için kendilerinin bu kitap projesini yayınlanmayacaklarını, rafa kaldırılacağını belirttiler. 

Bugün tartışma konusu olan “Berkin ve öfkeli padişah” isimli masal kitabı ailemizin isteği üzerine basılmayacak, yayınlanmayacak.

Sadık Usta bey hatıra olarak kalması için bize renkli fotokopi ile çoğaltılmış taslaktan 3 adet verdi.

Bu konu bizim açımızdan kapanmıştır.
Bilgilerinize sunulur.
Sami Elvan


16 Haziran 2014 Pazartesi

Berkin Elvan bir yıl önce bugün vuruldu...

Berkin Elvan tam 1 yıl önce burada vuruldu. Bizler evladımızın vurulmasının üstünden tam bir yıl geçmişken sizlerin karşısına dün Adana'da polisin attığı ses bombası ile hayatını kaybeden 15 yaşındaki İbrahim Aras'ın acısıyla çıkıyoruz. Ailesine ve tüm halkımıza başsağlığı dileriz.




HALKIMIZA VE BASINA 

Evladımız Berkin tam bir sene önce BUGÜN yine BU saatlerde ve BURADA polis tarafından hedef gözetilerek kafasına atılan biber gazı kapsülü ile vuruldu. Kaldırıldığı hastanede 269 gün süren yaşam mücadelesini ne yazık ki kaybetti. Berkin’in vurulduğu günden bu yana geçen 365 gün içinde yaptığımız tüm hukuki girişimlere rağmen ne Berkin’i vuran polis ne de polise emre veren kişi mahkeme önüne çıkartılmadı, çıkartılamadı; çıkartılmadığı gibi de tespit dahi edilmedi. Berkin’in 365 gün önce burada Devletin kolluk kuvvetleri tarafından yaşam hakkı, eğitim hakkı gasp edildi, umutları, hayalleri, sevinçleri ve geleceği çalındı. Evladımız Berkin 14 yaşında girdiği hastaneden 15 yaşında ve 16 kilo olarak ayrıldı. Aile olarak yaşadığımız acıların tarifi imkânsızdır. Biz bu ülkenin vatandaşları olarak devlet büyüklerinin ağızlarından düşürmedikleri Hukuk Devleti ilkesi gereği Berkin’i vuranların ve emri verenlerin bir an önce mahkeme önüne çıkartılmasını arzu ediyoruz. Berkin sadece bizim ailemizin değil tüm ülkenin ortak acısıdır. Berkin’i kaybettiğimizde 14 yaşındaydı ve en masum haliyle bir çocuktu. Onun izinde sürecek Hukuk mücadelemiz ülkemizde tüm Çocuk Hakkı ihlallerine karşı yürüteceğimiz bir MASUMİYET ve VİCDAN mahkemesi olacaktır. Ülke olarak Çocuk Hakları açısından son derece vahim bir vaziyetle karşı karşıyayız. Ortaya konulan raporlar göstermektedir ki Türkiye Çocuk Hakları konusunda neredeyse 3. Dünya ülkelerinde yaşanmayacak hak ihlallerine konu olmaktadır. Hak ihlallerinin ne yazık ki günden güne artmasının en önemli sebebi bu ihlallere sebebiyet verenlerin adalet önüne çıkarılmamaları ya da çıkartıldıkları halde gerekli cezayı almamalarıdır. Devleti yönetenlerin ölümler üzerinden ahlaksızca ayrıştırıcı politikalar izlemeleri bununla yetinmeyip çocuklar üzerinden bu ayrıştırıcı, kin ve nefreti sürükleyici söylemleri hiçbir tutarlı politik davranış dahilinde açıklanamaz. Çocuklarımızın masumiyeti asla politikacıların kirli söylemlerine alet olamayacak kadar saf ve temizdir. Ülkenin Başbakanının, acısı taze bir anneyi miting meydanlarında yuhalatması, 14 yaşındaki bir çocuğu terörist gibi göstermeye çalışması bu ülkede yüzyıllardır kardeş kardeşe yaşayan Anadolu’nun kadim halklarına ve vicdanlı insanlarına sürülmüş bir leke olarak kalacaktır. Bir erkek çocuğunun en güzel oyuncaklarından olan misketleri bile farklı anlamlarla açıklamaya çalışan bu zat, kendi sakat zihniyetini ortaya koymuş, toplumumuzun her kesiminden tepkiyle karşılanmıştır. Evet, Berkin’in misketleri vardı, harçlıklarını biriktirerek aldığı mahalle aralarından arkadaşlarıyla birlikte saatlerce oynadığı misketleri… Çünkü Berkin daha 14 ündeydi ve misket oynayacak, uçurtma uçuracak yaştaydı. Berkin’in mezarına atılan tüm bu bilyeler daha oynamaya doyamadığı oyunlar içindi. Ne yazık ki malum kişi bu bilyeler üzerinden bile kin ve öfkeyi derinleştirecek söylemlerin içine girdi, bilyelere farklı anlamlar yüklemeye çalıştı. Oysa biraz çocuk olabilseydi ya da vicdanlı düşünebilseydi o bilyelerin anlamını anlayabilirdi. Ya da cenaze arabasının üzerine atılan pamuk şekerlerinin çocukluğun saf masumiyetini anlattığını, mezarına her gün bırakılan oyuncakların çocukların normal hayatı olduğunu… Biz Berkin’in ailesi olarak sadece ve sadece adalet istiyoruz. 15 yaşındaki evladımızı bizden alan katillerin bir önce mahkeme önüne çıkartılmasını ve gerekli cezaları almasını talep ediyoruz. Bu ülkenin onurlu ve vicdanlı insanlarının yanımızda olduğunu ve de bizim onların bu duyarlılıkları ile hukuk mücadelesinde güçlü durduğumuzu bilmelerini isteriz. Bu duyarlılıktan aldığımız güçle bu hukuk mücadelemizde bir an olsun yılmayacağımızı, tüm karanlıkların üstüne kararlılıkla gideceğimizi tüm kamuoyuna duyururuz. Bizim bu kararlığımız Berkin’in o saf ve çocuksu masumiyetinden güç almaktadır. 

Şimdi size hepimizin şahit olduğu başrolünde başbakan Tayyip Erdoğan bulunduğu iki olayı anlatacağız: 

Tarih 29 Ocak 2009. Yer İsviçre’nin Davos şehri. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı bir panelde tüm dünyanın gözleri önünde İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in sözünü keserek “Sayın Peres, benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor, suçluluk psikolojisinden” dedi. Peres'e İsrail'in çocukları öldürdüğünü, Peres'in doğru bilgiler vermediğini, "bu zulmü alkışlayanların da insanlık suçu işlediğini" söyledi Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı’na "Sayın Peres, Öldürmeyi siz iyi bilirsiniz" dedi. Tayyip Erdoğan, Tevrat'taki 10 emirden "öldürmeyeceksin" sözünü hatırlatarak o gün paneli terk etti. 

Ve Tarih 14 Ocak 2014. Yer Gaziantep. AkParti mitingi. Konuşan: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı. 14 yaşındayken polislerin vurduğu, 15 yaşındayken hayatını kaybetmiş Berkin Elvan’ın cenazesinin ardından bağırarak, kürsüleri yumruklayarak, dişlerini sıkarak konuşuyor ve meydandakilere Berkin’in annesini ve Berkin’i yuhalatıyor. 

Berkin’in babası olarak ben sesleniyorum şimdi: 
Ey Tayyip Erdoğan yaşın benden büyük, sesin çok yüksek çıkıyor; suçluluk psikolojisinden, biliyoruz. Ey Antep’te ve başka meydanlarda toplanıp Tayyip Erdoğan’ın suçluluk psikolojisiyle, yükse sesle bağıra çağıra 15 yaşındaki bir çocuğun ölüsünün arkasından yaptığı konuşmayı alkışlayanlar. İnsanlık suçu işlediniz. Başbakan 2009’da İsrail Cumhurbaşkanına dediklerinin aynısını 2014 yılında kendisi yaptı. Çünkü Tayyip Erdoğan çocukları öldürmeyi iyi bilir. Roboski’de, Gezi Parkı’nda, Diyarbakır’da, Tunceli’de, İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Hatay’da, Eskişehir’de çocuklarımızı Tayyip Erdoğan’ın emriyle öldürdüler. Öldürmeyeceksin sözü sadece Tevrat’ta yazmıyor. İnsanlığın kitabında yazıyor: Öldürmeyeceksin, çocukları öldürmeyeceksin Tayyip Erdoğan. Meydanlarda konuşulanı dinlemeden, öldürülmüş çocuklara uygulanan zulmü ve o çocukların öldürülme emrini veren başbakanı alkışlamayacaksın. Alkışlıyorsanız o suça ortaksınız ve insanlık suçu işliyorsunuz. Bunları size biz değil Tayyip Erdoğan söylüyor. Berkin Vurulalı 365 gün oldu. Biz Berkin Elvan’ın ailesi olarak Berkin’in katillerinin derhal yargı önüne çıkarılmalarını ve yargılanmalarını talep ediyoruz. Bir daha hiçbir çocuk öldürülmesin. Hiçbir anne baba bu acıyı yaşamasın. 
16.06.2014

Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan 
Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan 
Berkin Elvan’ın dayısı Kenan Düzen

13 Haziran 2014 Cuma

Berkin'in karnesini Milli Eğitim'e bıraktık

Berkin Elvan devletin kolluk kuvvetlerince vurulalı tam bir yıl oldu. Berkin bu bir yıl boyunca okula gidemedi. Okulların kapandığı bugün ailesi olarak bizler Berkin'in karnesini Şişli Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bıraktık. Bina önünde yaptığımız basın açıklaması ve fotoğraflar:




14 Mart 2014 Cuma

BAŞIMIZ SAĞOLSUN...

BAŞIMIZ SAĞOLSUN...
TÜM HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN


Umudumuzu, kara gözlümüzü, evladımızı, canımız Berkin'imizi 11 Mart sabahı kaybettik ve 12 Mart günü sonsuzluğa uğurladık. Tüm halkımızın başı sağ olsun. Acılıyız, yaslıyız. 14 yaşında vurulan, 15 yaşına yoğun bakımda giren yavrumuzu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hangi kelime yeter ki acımızı tarif etmeye, biliyoruz ki tüm kelimeler kifayetsiz fidanımızı, Berkin'imizi kaybetmenin acısı karşısında. Daha hayatının baharındaydı evladımız, daha yaşayacak çok ömrü vardı, koşacak, oynayacak, gülecek, ağlayacak ve büyüyecekti evladımız. Tam 269 gün direndi yavrumuz. Tek değildi bu görkemli direnişinde Berkin'imiz. Yalnız değildik Berkin'imizi beklerken. Berkin direnirken, milyonlar da onunla-bizimle beraber direniyordu. Bu direnişten güç alıyordu kara gözlümüz ve bizler. Milyonlar "Diren Berkin" dedikçe daha bir güçlü oluyorduk. Fakat Berkin'imiz yüreklerimizden asla gitmeyeceğini bilerek, bir sabah kayıp gitti ellerimizden, ayrıldı aramızdan. Evladımız derin bir uykuya dalarken, bir halk uyandı bu sefer. Halk Evladımız için direndi, bizlerin acısını paylaşmaya çalıştı. Acınız acımızdır diyerek milyonlar olup, Berkin'imizin son yolculuğunda yalnız bırakmadılar dostlarımız.
Anneler, babalar, kardeşler, teyzeler, amcalar, işçiler, memurlar, öğrenciler, akademisyenler, dernekler, demokratik kitle örgütleri, esnaflar, doktorlar, öğretmenler, basın emekçileri ve adını sayamayacağımız kadar çok insanımız bizleri hiç yalnız bırakmadı.
Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde, cenazemize katılamayan dostlar Berkin'imizi andı günler boyu. Gün Berkin gibi direnme günü olmuştu artık. Milyonlar olup insan seli oluşturup, Berkin'imizi son yolculuğuna hep beraber uğurladık.
"Hepimiz Berkin'iz" dediler. Milyonlarca Berkin'imiz var artık. Bizlerle aynı acıları yaşayan Gezi Direnişi’nde evlatlarını kaybetmiş ailelerimiz bizleri yalnız bırakmadılar.
DOSTLAR;  Acınız acımızdır diyerek ve milyonlar olup bizlerin yanında olduğunuz için ailemiz adına teşekkür ederiz.

15 YAŞINDA BİR FİDAN BERKİN ELVAN
BERKİN ELVAN ÖLÜMSÜZDÜR


AİLESİ ADINA
SAMİ ELVAN - KENAN DÜZEN

Bildiğin çocuktu işte...

Berkin 14 yaşında vurulmuş bir çocuktu. Bildiğin bir çocuktu işte.

Onlarca taziye ve başsağlığı mesajından bazılarını paylaşıyoruz...

Yayınlamak için özellikle bunları seçtik...







Not: Onlarca sanatçı, gazeteci ve politikacının yanı sıra Egemen Bağış'ın eşi de başsağlığı telgrafı yollamıştır.

6 Mart 2014 Perşembe

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Kadınlar yüzyıllardır hakları ve özgürlükleri için mücadele ediyorlar. Özgürleşmenin, kurtuluşun yolu mücadeleden, direnişten geçmektedir. Bu yola bir kez girmiştir kadınlar. Haklarını alana, özgürleşip, kurtuluşlarını sağlayana kadar her türlü bedeli ödemeye hazırdır kadınlarımız.





8 Mart Kadının özgürleşme mücadelesinin en önemli günüdür.



Cins ayrımcılığına, feodalizmin, kapitalizmin kadına dayattığı statükolara karşı kadın emekçilerin yolunda özgürleşmenin mücadelesi veriliyor.





Dünyada ve yurdumuzda, bu yolda yürüyerek, kadınlara kurtuluşun gerçek yolunun mücadeleden geçtiğini ispatlayan, geleneği geliştirip bizleri, mücadelemizi daha güçlü kılan Rosa Luksemburglar’ı, Aleksandr Kollantailer’i, Sena Muhaydliler’i, Ayçe İdil Erkmenler’i ve devrim için şehit düşmüş kadınlarımızı saygıyla selamlıyoruz.





Biliyoruz ki, milyonlarca kadını özgürleştirecek olan, mücadeledir. Düzenin sınırlarına hapsolmadan, kadının gerçek ve köklü mücadelesini büyüten tüm emekçi kadınlarımız nezdinde bu mücadelede tutsak düşen kadınlarımızı ve evlatlarını kaybeden analarımızı selamlıyoruz.





Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş’ı da özlemle ve saygıyla anıyoruz.





YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan


17 Şubat 2014 Pazartesi

Zafere inanın çocuklar

Çok, çok sevdik anlıyor musun?
Uyan Berkin Elvan
Hep, hep birlikte yürüyelim
Zafere İnanın çocuklar...






Yoğurtçu parkında Fenerbahçe Vamos Bien Grubu tarafından biz oradayken yapılıp söylendi.



6 Şubat 2014 Perşembe

Belki bu sansür bize yarar

Analarımızın gözyaşları katilleri boğacak diyoruz ancak analarımız on yıllardır aralıksız göz yaşı akıtıyor. Yetti artık yetti. Mahkemelerde avukatlarımız, ailelerimiz alınmıyorken duruşma salonlarına silahlı sivil polisler girebiliyor. Sorsan Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına "o gün orada görevli polis yoktu" derler. Silahla salona giren polislere sorsan "hatırlamıyoruz" derler. Halkın adaleti gecikince halkın evlatlarını katledenler, gözyaşlarıyla yıkanmış yüzlerimize bakarak ve gülerek "hatırlamıyoruz, yoktuk, küfür etti bize" derler. 

Ali İsmail Korkmaz'ın katledilmesi davasında yaşananlara rağmen evlerinizde huzurla oturuyorsanız katillerin ve azmettirenlerin suç ortağısınız! Mehmet Ayvalıtaş davasında, sanığın duruşmaya bile gelmediği ortamda, mahkeme heyetinin yaptıklarını sindirebiliyorsanız katillerin ve emri verenlerin suç ortağısınız. Ethem Sarısülük'ün katili gün gibi ortadayken ve tutuksuz yargılanırken siz Ethem'in vurulduğu anların görüntülerini polisiye film heyecanıyla izlerken ve video bitince isyan etmek, sokağa çıkmak, hesap sormak yerinme başka sayfaya geçerken elbetteki katilin suç ortağısınız, emri verenin g...n kılısınız.

Korkuları kadar dev binalarda, adaletleri kadar küçük salonlarda, karakterleri kadar kötü şartlarda yargılama yapmAK gerici, faşist AKiktidarın gerçek yüzüdür. 

Halkı adliye binalarında, çürümüş yozlaşmış düzenin, kokuşmuş sahnesindeki oyunun parçası yapmaksa Halkın Adaletini uygulamayan devrimcilerin ayıbı!

İlk kez Gezi direnişinde hayatlarımızı kaybetmedik, ilk kez Gezi direnişinde yaralanmadık bizler. On yıllardır insanlarımız güzel bir gelecek, özgür bir dünya için hayatlarını ortaya koyuyorlar. 

Şimdi ise en kolayını seçiyoruz. Sosyal medyadan iktidarları, sistemi eleştirmek için günün anlam önemine göre bulduğumuz bir tag i TT yapmak için belli saatlerde sözleşip mesaj atmak.

Katillerimiz, azmettiriciler ve ölümlerimizden keyif alanlar evlerinde rahat rahat uyuyor, sokaklarda ellerini kollarını sallayarak geziyorlarsa ve biz ölmeye, yaralanmaya devam ediyorsak suç yarı yarıya kendimizdedir. Aslında kendimiz dışında başka suçlu aramaya da pek gerek yok. Karşı taraf  yani faşistler, faşizmin tüm kurallarına uygun oynuyor oyunlarını. Biz ise devrimciliği pembe diziye çevirmişiz. 

Tek güvencemiz Halkın Adaletidir diyoruz. O adalet gecikiyor ve bazen hiç gelmiyorken faşizmin mahkemelerinden ne bekliyorsak artık!?

Hashtag bulup sözleştiğimiz saatte TT yapmak için saatlerce mesaj atmak en büyük aktivitemiz. Sanıyorum internet sansürüne de bu yüzden karşı çıkıyor çoğunluğumuz. Rahatımız kaçacak, evde yorgan altında mesaj atıp "devrim yapıyorduk biz yaaa" diyecek çoğunluğumuz. Belki bu sansür bize yarar. Gereken saatte gereken yerde olma alışkanlıklarımıza yani sokağa, eyleme geri döneriz.

Belki...

31 Ocak 2014 Cuma

Uyan çocuk daha yapacak çok işimiz var

Daha on yedi yaşında İstanbul Mis Sokakta polisin yakın mesafeden attığı gaz kapsülü ile hayatı bir anda alt üst oldu. Okuluna ara vermek zorunda kalan, epilepsi hastalığı başlayan, konuşmakta zorlanan ve her an beyin kanaması tehlikesi ile yaşayan Mustafa Ali Tombul, kendisine bunları yaşatanlar henüz bulunmamışken, İzmir’de katıldığı eylemden dolayı hakkında açılan davanın şaşkınlığını yaşıyor. İzmir’in Bayraklı ilçesi Doğançay’daki evinde ziyaret ettiğimiz Mustafa Ali Tombul konuşma yetisini kaybettiği için artık konuşamıyor. Altı aydır eski sağlıklı günlerine kavuşmak için mücadele eden Mustafa Ali Tombul, iyileşir iyileşmez yine eylemlere katılacağını söyledi. Son beyin ameliyatından önce İstanbul’da yaşam savaşı veren Berkin Elvan’ı görmeye yattığı hastaneye giden Mustafa Ali Tombul, ‘O yaşayacak ve aramıza dönecek’ diyor gülümseyen yüzü ile. Yaşadıklarını anlatan baba Mehmet Tombul, çocuğuna bunları yaşatanların cezalandırılmasını istiyor.

5 AY İÇİNDE 3 AMELİYAT OLDU

Mustafa Ali Tombul, Haziran direnişi başladıktan birkaç hafta sonra Grup Yorum konseri için mahalleden arkadaşları ve yakınları ile İstanbul’a gitti. Konserden sonra hemen İzmir’e dönmeyen bir süre akrabalarının yanında kalan Tombul, eylemlerin sürdüğü Gezi Parkını görmek için 8 Temmuz’da Mis Sokak’ta bulunduğu sırada, polisin yakın mesafeden attığı gaz kapsülü ile başından ağır yaralandı. 18 yaşına giren lise öğrencisi Mustafa Ali Tombul aldığı darbe nedeni ile beş ay içerisinde iki defa beyin ameliyatı bir kez de mide ameliyatı oldu.



BU ZULMÜ YAPANLAR CEZA ÇEKMELİ

Beynine aldığı darbe nedeni ile konuşma yetisini neredeyse kaybeden Mustafa Ali Tombul’un babası Mehmet Tombul, aylardır yaşadıkları sıkıntıları anlattı, çocuğunun en demokratik hakkını kullanarak İstanbul’u gezmeye gittiğini ancak devletin polisinin oğluna bu hakkı bile çok gördüğünü söyledi.

Mustafa’nın sağlık durumu hakkında bilgi veren baba Tombul, doktorların söylediğine göre bir aksilik olmaz ise bir daha ameliyat olmasına gerek kalmadığını ancak çok dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Tombul, “Gaz kapsülü beynine çok yakın yerden isabet ettiği için oğlum epilepsi hastası oldu, nöbet geçirmesi halinde beyin kanaması geçirme ihtimali var, o nedenle oğluma çok dikkat ediyoruz, neredeyse gözümüzün önünden ayırmıyoruz. Uyurken ameliyatlı tarafına başını koysa uyandırıp diğer tarafa yatırıyoruz. Onun bir an önce iyileşmesi ve okul hayatına dönmesi için elimizden geleni yapıyoruz” dedi. Mustafa Ali’nin bir an önce eski görüntüsüne kavuşmak için sabırsızlandığını söyleyen baba Tombul, oğluna en güzel yaşlarında bu zulmü yapanların cezasını çekmesini beklediğini ifade etti.

NE KAMERA KAYDI VAR NE TANIK

Yaşanan olay nedeni ile şikayetçi olduklarını ancak ortada ne bir kamera kaydı ne de tanık olduğunu, hangi polisin de gaz kapsülünü ateşlediğini bilmediklerini söyleyen baba Tombul,

adaletin geldiği noktaya bakınca davadan pek de umutlu olmadıklarını söyledi. Oğluna işkence yapanlar bulunmazken, eyleme gittiği için açılan davaya da tepki gösteren Mehmet Tombul, haklarını aramayı asla bırakmayacaklarını ifade etti.

‘AİLECE EYLEMLERE KATILDIK’

Baba Mehmet Tombul “Gezi eylemleri insanların sürüp giden vahşi düzene karşı ‘Artık yeter!’ dediği noktadır. Eylemlere ben, babam annem hep beraber katıldık. Artan vergilerden, buna karşın geride kalan maaşlarımızdan, sürekli hayatımıza müdahale eden yasalardan bıktık. Adaletli ve insanca yaşanacak bir ülke istiyorduk. Bunu için tüm ülkede insanlar sokağa çıktı. Hükümet ise, en demokratik eylemlere bile tahammül edemedi. Çocuklarımız sokak ortasında öldürüldü, polis kiminin gözünü çıkardı, kimi hala yaşam savaşı veriyor. Bizlere bunları yapanlar ‘destan!’ yazdıkları için hala adaletin karşısına çıkarılmazken, yüzlerce masum insan aylardır cezaevlerine tutuluyor. Benim oğlumun hayatını mahfedenler ortada yokken, oğluma eyleme gitti diye dava açılıyor. Oğlumun elinde ne silah vardı ne de başka bir şey. Şaşırmıyoruz ama, bizler her zaman iktidarlara muhalefet ettiğimiz için doğduğumuz günden beri bu tür uygulamalara maruz kalıyoruz” diyerek tepki gösterdi.

HÜKÜMETE CEZAYI SANDIKTA VERECEĞİZ

Sokaklarda gençleri öldürenlere cezayı adaletin vereceğine inanmadığını söyleyen baba Tombul; “Cezayı yine gençler sokaklarda meşru mücadele ile verecektir. Eylemlere katılanların çoğunluğu hiç oy kullanmadıklarını söylemişlerdi, onlara bu seçimlerde sandığa gitmelerini ve bu düzeni değiştirecek oyları atmalarını tavsiye ediyorum. Gençler iktidarı yok etmek için yumruğu tek tarafa vursunlar. Demokrasiyi sadece sandıktan ibaret görenlere cevabımızı sandıktan verelim.” Dedi. Gezi direnişine katılanların çoğunun sosyalist olmadığını ancak sosyalist bir yönetim anlayışını özlediğini düşündüğünü ifade eden Mehmet Tombul, sosyalizmi getirmek için mücadeleyi bırakmayacaklarını söyledi.

İLK DURUŞMA 3 NİSAN’DA

Yine Doğançay’da İzmir’deki Geziye destek eylemlerine katıldığı için aylardır cezaevinde tutuklu bulunan Ulaş Arslan’ın da arkadaşı olan Mustafa Ali Tombul, Ulaş’ın Şubat ayındaki duruşmasına katılacağını söyledi. Tombul’un yargılanmaya başlandığı davada ise ilk duruşma 3 Nisan’da görülecek, davada beş kişi yargılanıyor ve tutuklu kimse bulunmuyor. Mustafa Ali Tombul, ilk sorgulamada henüz 17 yaşında olduğu için ifadesi alınmamıştı.

BABAANNE ÇOK ÖFKELİ

Mustafa Ali’nin babaannesi Ülfet Tombul ise çok öfkeli. “Çocuklarımızı harcadılar, kimisi öldü, kiminin gözünü çıkardılar, kimi hastanede yatıyor. Benim torunumun da hayatını mahvettiler. Bu ülkede adalet yok, adalet zenginlere. Bizlere bunları reva görenlerin yaptıkları yanlarına kar kalıyor” diyerek duygularını paylaşan babaanne, torununa gözü gibi baktığını artık kötü günleri geride bırakmak istediklerini söylüyor.

***

Çocuklarımızı harcadılar

Mustafa Ali’nin babaannesi Ülfet Tombul ise çok öfkeli. “Çocuklarımızı harcadılar, kimisi öldü, kiminin gözünü çıkardılar, kimi hastanede yatıyor. Benim torunumun da hayatını mahvettiler. Bu ülkede adalet yok, adalet zenginlere. Bizlere bunları reva görenlerin yaptıkları yanlarına kar kalıyor” diyerek duygularını paylaşan babaanne, torununa gözü gibi baktığını artık kötü günleri geride bırakmak istediklerini söylüyor.


***

Kalbimiz Berkin'de

Hastanede yaşam savaşı veren Berkin Elvan'ın ailesi ile sürekli görüştüklerini, en son Mustafa Ali’nin yılbaşından birkaç gün önce İstanbul’da olduğu beyin ameliyatında görüştüklerini söyleyen baba Tombul, eylemlerde hayatını kaybeden gençlerin aileleri ile de telefon ile sık sık görüştüğünü söyledi. Aileler ile dayanışma içinde olduklarını birbirlerine moral verdiklerini söyleyen baba Mehmet Tombul görüşmeyi her zaman sürdüreceklerini belirtti.

Röportaj: 
GÜLSEN CANDEMİR-İZMİR ( Birgün Gazetesi )

Beni vuran polisin kask numarası yok, tespit edilemiyor


Gezi’de başından ağır yaralanan Okan Göçer 23 yaşında bir işçi. Bir yandan okuyup bir yandan çalışırken 1 Haziran günü Gebze’deki işyerinin gece vardiyasından çıkıp Gezi direnişine katılmak üzere sabah saatlerinde Taksim’e varıyor. Direniş saatlerini şöyle anlatıyor Göçer, “Tarlabaşı tarafından İngiliz Konsolosluğu’nun oradan Taksim’e doğru çıkıyorduk. Polis bizi orada durdurdu. En öndeydim. Polise rağmen hiç geri çekilmedik. Ancak ilerleyemiyorduk da. Polis yoğun biçimde gaz sıkıyordu.”
Okan yaklaşık 10 metre mesafedeki polisin kalabalığı nişan alarak gaz kapsülü atmaya hazırlandığını görüyor, ancak hedefin kendisi olduğunun farkında değil. Okan, “Kapsülü atarken gördüm. Kapsülün bana gelmesi iki saniye sürdü. Kafamın sol tarafına geldi. Kafamdaki bir karışlık boyuttaki bir kemik parçası üç parçaya ayrıldı. O anda bilincim kaybolmuş” diyor.



‘22 GÜN BİLİNCİM KAPALI YATMIŞIM’
Gönüllü doktorlar ilk müdahaleyi yapıyorlar Okan’a. Doktorlar bu müdahale olmasa kan kaybından çoktan ölmüş olacağını vurguluyor. Daha sonra ambulansların gelmesi bekleniyor ama bu bekleyiş boşuna. Okan, “Gelmemiş ambulanslar. Yollar kapalı falan olduğundan değil tabii, polise gaz kapsülü taşıdıkları için” diye anlatıyor o can pazarını. Bunun üzerine arkadaşları sivil bir aracı durdurarak Okmeydanı Hastanesi’ne yetiştiriyor Okan’ı. Hemen ameliyata alınıyor. Okan o günleri hiç hatırlamıyor, “22 gün boyunca bilincim yerinde olmadan yatmışım. 22 gün sonra kendime geldiğimde metro kazası falan geçirdiğimi zannettim ilk başta. Daha sonra arkadaşlarımı görünce neler yaşadığımı yavaş yavaş hatırlayabildim” diyor.

SOL KULAĞI DUYMUYOR
Uyandıktan 3 gün sonra taburcu ediliyor Okan. Aylarca ara ara kontrolleri yapılıyor ve en nihayetinde Ocak ayında “iş görebilir” yönünde nihai rapor veriliyor kendisine. Oysa ne ruhen ne de fiziken çalışabilecek durumda. Okan, “Epilepsi teşhisi konuldu. Sol kulağım da duymuyor artık. Sürekli bir çınlama var ve böyle de süreceğini söylüyorlar” diyor. Gaz kapsülü sadece kafatasını değil ruhsal durumunu da zedeliyor genç adamın. Halihazırda psikiyatrik tedavi görüyor. 8 ay önce sağlıklı bir öğrenci/işçiyken şu an çalışamayacak derecede hasta ve elinde iş görebilir raporuyla hukuki mücadele veriyor.

AÇILMIŞ BİR DAVA YOK
Başbakan, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü ve vurulduğu bölgede görev yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Açılmış bir dava olup olmadığını soruyoruz: “Beni vuran polis tespit edilemiyor. Dükkan, banka vs yerlerin kamera görüntülerinin kalitesi düşük olduğu için polisin kim olduğu anlaşılamıyor. Sadece vurulma anı görülüyor. Polisin üzerinde kask numarası da yok zaten, silinmiş biçimde.”

‘KONSOLOSLUK KAYITLARI VERMİYOR’
Gezi’de mağdur olanların tümünde olduğu gibi Okan da delillere ulaşma konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Vurulma yerini en net İngiliz Konsolosluğu’nun kameraları görüyor ancak konsolosluk İçişleri Bakanlığı’nın başvuru yapması gerektiği gerekçesiyle bu görüntüleri vermiyor. İçişleri Bakanlığı’na bu konuda yaptıkları başvuru ise elbette sonuçsuz. “Polislerini yedirmiyorlar yani” diyor Okan. Bu yaşadıklarının hesabının sorulacağına inanmıyor ve topluma bir çağrısı var: “Sadece kendi açımdan söylemiyorum ama, milyonlarca insanın katıldığı eylemlerde bedel ödeyen insanlara sahip çıkılması gerekiyor.” Bütün bunları yüzünde gülümsemeyle anlatması dikkatimizi çekiyor ve sebebini soruyoruz. “Çünkü gülmek devrimci bir eylemdir” diye yanıtlıyor bizi.

Röportaj: ABDURRAHMAN UYAN ( Birgün Gazetesi )

24 Ocak 2014 Cuma

Berkin'in son durumu

223. Gün
Berkin'in başucunda asılı karnesinde Ateş Normal / Nabız normal / Solunum normal / Enfeksiyon yok yazıyor.

Berkin'in yaşama hakkını gasp eden devlet ona bugün ders notlarının yazılı olduğu karne yerine Epikriz raporu verdi.

Berkin 223 gündür direniyor ve direniş notu Pekiyi.

Berkin'i vuran polisleri saklayanlara, vurulması emrini verenlere karşı hayatın her alanında bizimle beraber direnen tüm insanlarımıza teşekkür ediyoruz.

Berkin yoğun bakım ünitesinde direnişiyle hepinizi selamlıyor.

20 Ocak 2014 Pazartesi

21 Ocak Salı / Basın Toplantısı

Gezi direnişinde devlet şiddetine maruz kalarak hayatını kaybedenlerin aileleriyle, direnişte yaralanan kardeşlerimiz birlikte, uzun zamandır çalışmalarını sürdürdükleri platformu kuruyorlar.
Berkin Elvan'ın ailesi olarak bu oluşumu destekliyoruz ve içinde yer alacağız.

Gezi Direnişi'nde yaşamını yitirenlerin ailelerini ve yaralananları bir araya getiren platform yarın 11:00 de basın toplantısıyla duyurulacak.
Yer: İstanbul Barosu
21 Ocak 2014 Salı
http://t.co/DkaOjJrn4H

5 Ocak 2014 Pazar

Berkin 15 Yaşında

Bugün 5 Ocak 2014 yani Berkin'in doğum günü. 16 Haziran 2013 sabahı Okmeydanı'nda polislerce başından vurulmasının üstünden geçen 204. gün bugün. Vurulduğu sabahtan bu yana yoğun bakımda Berkin. O günden bu yana Berkin'i vuran polisler hakkında hiç bir adli işlem yapılmadı. İsimleri belli değil. O günlerde canlı yayınlarda ve gazetelere verdiği beyanatlarda başbakan "Talimatı ben verdim" demişti. Yani, Berkin'i vurma talimatını veren belli ancak vuranlar, tetiği çekenler belirsiz. 
Berkin geride kalan 204 gün boyunca 3 büyük ameliyat ve bir ufak operasyon geçirdi. Çoğunlukla makinaya bağlı olarak nefes alıyor. Yoğun bakımda ve tedavisi büyük bir özveriyle devam ediyor. Beyin Cerrahisi ve Yoğun Bakım doktorlarına, hemşirelerine, hasta bakıcılarına ve hastanede Berkin ile ilgilenen tüm hastane personeline teşekkür ediyoruz. Berkin uyanacak biliyoruz. 

Beyninde biber gazı kapsülü yaralanmasına bağlı hasar çok fazla. Ciğerlerinde yoğun biber gazına maruz kalmasından dolayı halen tedavisi tamamlanmamış hasar var. 16 Haziran 2013 gününden bu yana iki kez kalbi durdu. Direndi Berkin. Teslim olmadı direniyor. 15 yaşına bastı bugün. İlk kez kendi doğum gününde uyuyor canımız. Binlerce insanımız onun için isyan ederken o yoğun bakım ünitesinde yaşam mücadelesi veriyor. 204 gün geçti ve adli soruşturma göstermelik olarak bir dosya numarasıyla mevcut. Avukatımız Evrim Deniz Karatana geride kalan 7 ay boyunca etkin bir soruşturma sürdürülmediği için dosyayı AİHM ne taşıyacak bu ay içinde. 

Bugün hastanede sembolik bir doğum günü organize etmek istedi dostlarımız. Hayır diyemedik. Tek ricamız pankart getirilmemesi, slogan atılmaması oldu. Berkin'le beraber 1000 in üstünde yatan hasta var Okmeydanı Hastanesi'nde ve biz onlara saygı duyulması gerektiği için bu ricada bulunduk. 

Berkin'i vuran polisler tespit edilmeyip devlet korumasında saklanırken, adli bir yaptırım uygulanmazken Berkin'i haber yapan gazetelere ceza yağıyor. İsmini açık yazdıkları, fotosunu mozaiklemeden koydukları için veriliyor cezalar. Berkin Elvan'ın polislerce vurulduğu nokta dışında mozaiklenecek bir gizlisi yok. Resmini kullanabilirsiniz biz aile olarak izin veriyoruz. Berkin Elvan'ı dünyanın tüm ezilen ve direnen halkları açıkca ismi ve resmiyle biliyor. İsmini açıkca yazabilirsiniz. Katillerimizi, tetikçileri saklayan devlet evlatlarımızın yaşam hakkına saygı göstermeyen devlet isimlerinin kısaltılmasını, fotoğraflarının mozaiklenmesini isteyemez. Bize tetiği çekenlerin isimlerini versinler. O isimleri kısaltmayla yazar fotolarını mozaikleriz merak etmesinler.

Berkin yaşıyor, direniyor. Abdullah, Mehmet, Ethem, Ali İsmail, Medeni, Ahmet ve Hasan Ferit için yaşıyor, direniyor.Donarak ölen bebek için, buz saçağı başına düştüğü için ölen çocuk için, Van'da ölen kardeşleri için, Roboski'de katledilen çocuklarımız için, sokakta bulup oyuncak sandığı el bombasının patlamasıyla hayatını kaybeden çocuklar için BERKİN YAŞIYOR ve DİRENİYOR.

14 yaşında vurdular Berkin'i ve 15 yaşında direnmeye devam ediyor Berkin.

204 gün boyunca yanımızdaydınız ve yanımızda olmaya devam ediyorsunuz. Berkin büyük bir ailenin evladıdır. Bu büyük aile onu bırakmadığı müddetçe Berkin yaşama tutanacak.

Hepinize en içten selamlarımızı iletiyoruz.

1 Ocak 2014 Çarşamba

Her Yıl Taksim Her Yıl Direniş

Boyun eğme ey halkım!
Faşizm dalgalanıyorsa en tepede
Ansızın bir Gezi filizlenir
Bir ağaç ağlıyorsa, bir halk direnir
Bir ana evlatları için can verir
Ne devrimler bestelenir ülkemde
Ali İsmailler Korkmaz, direnişler yeşerir
Birden Ethem yangını alır mücadeleyi
Sol yumruklar havalanır
Ve Abdocan dikilir barikatta katilin karşısına
Mehmet başkaldırır bu sahtekar düzene
Ahmet meydan okur katillere en tepeden
Yüreği elvermez Ferit'imin halkın uyuşturulmasına
Medeni'm gelir diplomayla, kavgadan
mezun olmuştur
Adalet uyuyor olabilir ama Berkin elbet
Uyanır!
Sen yeter ki diren!

--------
Şiir için @ATvardediler  twitter hesabına teşekkürler