Translate

14 Mart 2014 Cuma

BAŞIMIZ SAĞOLSUN...

BAŞIMIZ SAĞOLSUN...
TÜM HALKIMIZIN BAŞI SAĞOLSUN


Umudumuzu, kara gözlümüzü, evladımızı, canımız Berkin'imizi 11 Mart sabahı kaybettik ve 12 Mart günü sonsuzluğa uğurladık. Tüm halkımızın başı sağ olsun. Acılıyız, yaslıyız. 14 yaşında vurulan, 15 yaşına yoğun bakımda giren yavrumuzu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hangi kelime yeter ki acımızı tarif etmeye, biliyoruz ki tüm kelimeler kifayetsiz fidanımızı, Berkin'imizi kaybetmenin acısı karşısında. Daha hayatının baharındaydı evladımız, daha yaşayacak çok ömrü vardı, koşacak, oynayacak, gülecek, ağlayacak ve büyüyecekti evladımız. Tam 269 gün direndi yavrumuz. Tek değildi bu görkemli direnişinde Berkin'imiz. Yalnız değildik Berkin'imizi beklerken. Berkin direnirken, milyonlar da onunla-bizimle beraber direniyordu. Bu direnişten güç alıyordu kara gözlümüz ve bizler. Milyonlar "Diren Berkin" dedikçe daha bir güçlü oluyorduk. Fakat Berkin'imiz yüreklerimizden asla gitmeyeceğini bilerek, bir sabah kayıp gitti ellerimizden, ayrıldı aramızdan. Evladımız derin bir uykuya dalarken, bir halk uyandı bu sefer. Halk Evladımız için direndi, bizlerin acısını paylaşmaya çalıştı. Acınız acımızdır diyerek milyonlar olup, Berkin'imizin son yolculuğunda yalnız bırakmadılar dostlarımız.
Anneler, babalar, kardeşler, teyzeler, amcalar, işçiler, memurlar, öğrenciler, akademisyenler, dernekler, demokratik kitle örgütleri, esnaflar, doktorlar, öğretmenler, basın emekçileri ve adını sayamayacağımız kadar çok insanımız bizleri hiç yalnız bırakmadı.
Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde, cenazemize katılamayan dostlar Berkin'imizi andı günler boyu. Gün Berkin gibi direnme günü olmuştu artık. Milyonlar olup insan seli oluşturup, Berkin'imizi son yolculuğuna hep beraber uğurladık.
"Hepimiz Berkin'iz" dediler. Milyonlarca Berkin'imiz var artık. Bizlerle aynı acıları yaşayan Gezi Direnişi’nde evlatlarını kaybetmiş ailelerimiz bizleri yalnız bırakmadılar.
DOSTLAR;  Acınız acımızdır diyerek ve milyonlar olup bizlerin yanında olduğunuz için ailemiz adına teşekkür ederiz.

15 YAŞINDA BİR FİDAN BERKİN ELVAN
BERKİN ELVAN ÖLÜMSÜZDÜR


AİLESİ ADINA
SAMİ ELVAN - KENAN DÜZEN

Bildiğin çocuktu işte...

Berkin 14 yaşında vurulmuş bir çocuktu. Bildiğin bir çocuktu işte.

Onlarca taziye ve başsağlığı mesajından bazılarını paylaşıyoruz...

Yayınlamak için özellikle bunları seçtik...







Not: Onlarca sanatçı, gazeteci ve politikacının yanı sıra Egemen Bağış'ın eşi de başsağlığı telgrafı yollamıştır.

6 Mart 2014 Perşembe

Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Kadınlar yüzyıllardır hakları ve özgürlükleri için mücadele ediyorlar. Özgürleşmenin, kurtuluşun yolu mücadeleden, direnişten geçmektedir. Bu yola bir kez girmiştir kadınlar. Haklarını alana, özgürleşip, kurtuluşlarını sağlayana kadar her türlü bedeli ödemeye hazırdır kadınlarımız.





8 Mart Kadının özgürleşme mücadelesinin en önemli günüdür.



Cins ayrımcılığına, feodalizmin, kapitalizmin kadına dayattığı statükolara karşı kadın emekçilerin yolunda özgürleşmenin mücadelesi veriliyor.





Dünyada ve yurdumuzda, bu yolda yürüyerek, kadınlara kurtuluşun gerçek yolunun mücadeleden geçtiğini ispatlayan, geleneği geliştirip bizleri, mücadelemizi daha güçlü kılan Rosa Luksemburglar’ı, Aleksandr Kollantailer’i, Sena Muhaydliler’i, Ayçe İdil Erkmenler’i ve devrim için şehit düşmüş kadınlarımızı saygıyla selamlıyoruz.





Biliyoruz ki, milyonlarca kadını özgürleştirecek olan, mücadeledir. Düzenin sınırlarına hapsolmadan, kadının gerçek ve köklü mücadelesini büyüten tüm emekçi kadınlarımız nezdinde bu mücadelede tutsak düşen kadınlarımızı ve evlatlarını kaybeden analarımızı selamlıyoruz.





Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş’ı da özlemle ve saygıyla anıyoruz.





YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ!

Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm Elvan


17 Şubat 2014 Pazartesi

Zafere inanın çocuklar

Çok, çok sevdik anlıyor musun?
Uyan Berkin Elvan
Hep, hep birlikte yürüyelim
Zafere İnanın çocuklar...






Yoğurtçu parkında Fenerbahçe Vamos Bien Grubu tarafından biz oradayken yapılıp söylendi.



6 Şubat 2014 Perşembe

Belki bu sansür bize yarar

Analarımızın gözyaşları katilleri boğacak diyoruz ancak analarımız on yıllardır aralıksız göz yaşı akıtıyor. Yetti artık yetti. Mahkemelerde avukatlarımız, ailelerimiz alınmıyorken duruşma salonlarına silahlı sivil polisler girebiliyor. Sorsan Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına "o gün orada görevli polis yoktu" derler. Silahla salona giren polislere sorsan "hatırlamıyoruz" derler. Halkın adaleti gecikince halkın evlatlarını katledenler, gözyaşlarıyla yıkanmış yüzlerimize bakarak ve gülerek "hatırlamıyoruz, yoktuk, küfür etti bize" derler. 

Ali İsmail Korkmaz'ın katledilmesi davasında yaşananlara rağmen evlerinizde huzurla oturuyorsanız katillerin ve azmettirenlerin suç ortağısınız! Mehmet Ayvalıtaş davasında, sanığın duruşmaya bile gelmediği ortamda, mahkeme heyetinin yaptıklarını sindirebiliyorsanız katillerin ve emri verenlerin suç ortağısınız. Ethem Sarısülük'ün katili gün gibi ortadayken ve tutuksuz yargılanırken siz Ethem'in vurulduğu anların görüntülerini polisiye film heyecanıyla izlerken ve video bitince isyan etmek, sokağa çıkmak, hesap sormak yerinme başka sayfaya geçerken elbetteki katilin suç ortağısınız, emri verenin g...n kılısınız.

Korkuları kadar dev binalarda, adaletleri kadar küçük salonlarda, karakterleri kadar kötü şartlarda yargılama yapmAK gerici, faşist AKiktidarın gerçek yüzüdür. 

Halkı adliye binalarında, çürümüş yozlaşmış düzenin, kokuşmuş sahnesindeki oyunun parçası yapmaksa Halkın Adaletini uygulamayan devrimcilerin ayıbı!

İlk kez Gezi direnişinde hayatlarımızı kaybetmedik, ilk kez Gezi direnişinde yaralanmadık bizler. On yıllardır insanlarımız güzel bir gelecek, özgür bir dünya için hayatlarını ortaya koyuyorlar. 

Şimdi ise en kolayını seçiyoruz. Sosyal medyadan iktidarları, sistemi eleştirmek için günün anlam önemine göre bulduğumuz bir tag i TT yapmak için belli saatlerde sözleşip mesaj atmak.

Katillerimiz, azmettiriciler ve ölümlerimizden keyif alanlar evlerinde rahat rahat uyuyor, sokaklarda ellerini kollarını sallayarak geziyorlarsa ve biz ölmeye, yaralanmaya devam ediyorsak suç yarı yarıya kendimizdedir. Aslında kendimiz dışında başka suçlu aramaya da pek gerek yok. Karşı taraf  yani faşistler, faşizmin tüm kurallarına uygun oynuyor oyunlarını. Biz ise devrimciliği pembe diziye çevirmişiz. 

Tek güvencemiz Halkın Adaletidir diyoruz. O adalet gecikiyor ve bazen hiç gelmiyorken faşizmin mahkemelerinden ne bekliyorsak artık!?

Hashtag bulup sözleştiğimiz saatte TT yapmak için saatlerce mesaj atmak en büyük aktivitemiz. Sanıyorum internet sansürüne de bu yüzden karşı çıkıyor çoğunluğumuz. Rahatımız kaçacak, evde yorgan altında mesaj atıp "devrim yapıyorduk biz yaaa" diyecek çoğunluğumuz. Belki bu sansür bize yarar. Gereken saatte gereken yerde olma alışkanlıklarımıza yani sokağa, eyleme geri döneriz.

Belki...